Selamlar sevgili okurlar, başlığı okuyunca ne düşündünüz bilmiyorum ama daha önceki yazılarımı okuyanlar, az çok bir tahmin yürütmüşlerdir. Bilmek zorunda tabi ki değilsiniz fakat geçen ay akıllı telefonum ömrüne son verdi. Artık tuşlu telefon kullanıyorum ve aslına bakarsak bu bende bir farkındalık yarattı. Bu yazımda biraz bundan bahsedeceğim.

Son zamanlarda hepimiz, tüm bilgilere bir parmak ucu yakınlığında iken ve gazete okuma alışkanlığımız yoksa dahi, sosyal medya aracılığıyla her an dünyada olup bitenden haberdarız. Peki neden bu kadar umursamaz olduk, ne oldu bize. Doksanlı yılları hatırlayanlarınız, o dönemde çocuk olan veya genç olanlarınız vardır muhakkak. Ben de o dönemlerde çocuk olanlardanım. 100 SMS’in bir ay yettirdiğimiz dönemler hani 🙂 Oyun sadece sokakta oynanırdı bilgisayar sahibi olmak lüks ve çocuğun bilgisayar başında olması bir o kadar tehlikeli gelen yıllardı. Babam bilgisayar aldığında ben ilkokul 4. sınıftım. Biz iki kardeşiz ve Bilgisayarı kullanmanın süresi vardı. Herkes en fazla bir saat geçirebilirdi bilgisayar başında, sonra herkes doğru sokağa. Ders demiyorum, çünkü zaten ders çalışmadan bilgisayar başına geçemezdik. Neyse lafı uzatmayayım, şimdilerde bir priz mesafesinden iki metre uzakta bile oturamaz olduk. Hayatımız bu cihazlar oldu. Dostlar, sevgililer birbiri ile buluştuklarında yüzleri ekrandan düşmüyor.

Bu duruma gelme sebeplerimiz çok fazla aslında artık sokaklar çocuklar için güvenli değil, mahalle kültürü bitmiş durumda ve hatta bırakın mahalleden birini tanımayı, yan komşusunu tanımaz oldu insanlar. Belkide bu yüzdendir bu umursamazlık hallerimiz. Herkesten her şeyi bekler hale gelip, kendi güvenli alanımız dışına çıkamaz olduk. Etraf uyuşturucu taciri ve sapıkla doldu. Bir yerde bir kaza görsek ” Aman gitmeyelim şimdi polis bizi de tanık gösterir, araçtan adam iner çeker silahı dan dan ateş eder bize denk gelir. ” İyi hoş güzel ama insanlığımızdan oluyoruz günbegün. dibimizde ya ben Hataylıyım, dibimizde savaş kıyamet kopuyor, insanların tepesine bombalar düşüyor  diğer tarafta sesler bizim köye geldiği halde siz düşünün oturup komedi filmi seyrediyoruz yada düğün yapıyoruz. Ne bileyim hiç umurumuzda değil. Kendi ülkemizde dahil buna bir dönem güney doğuda savaş alanına dönüp binaların harabe olduğunu, insanların cenazelerini bile gidip alamadıklarını görüyor, okuyor duyuyoruz. Ama ne yapıyoruz koca bir hiç.

Türkiye’de 2018 yılının 11 ayında en az 1789 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bilindiği üzere çocuk işçi çalıştırmak yasak olmasına rağmen ölen işçilerin 66′ sı çocuk. Yılın bitmesine şurada 13 gün kaldı ama 2018 yılında şiddetten ölen kadın sayısı 350′ yi buldu. Bilinen bilinmeyen bir sürü sorun var ve her an birimizin veya en yakınımızın başına gelebilecek bir sürü toplumsal sorun var. Ve bir insan ya sorunun bir parçasıdır, yada çözümün burada gri nokta yoktur. Susarsan sorunun parçası olursun bu çok açık. Pekala Türkiye halkı soruyorum sizlere söyleyin bakalım siz neyin parçasısınız ? Şimdi bu yazımı okuyup içten içe bana ideolojilerden “-izm” li yakıştırmalar yapanlarınız da vardır elbet bu yüzden yazıma son verirken, bir şiirle veda etmek istedim bir sonraki yazımda görüşmek üzere…

Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.

Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.

CEVAP
-Ciğercinin kedisinden sokak kedisine-

Açlıktan bahsediyorsun;
Demek ki sen komünistsin.
Demek bütün binaları yakan sensin,
İstanbul’dakileri sen,
Ankara’dakileri sen..
Sen ne domuzsun, sen!

Orhan Veli

8 yorum “# Neyin Parçasısın?

  1. merhaba iyi günler güzel bir yazı olmuş. herkesin görüşü ve davranışı farklıdır sayğı duyulmalıdır. iyi çalışmalar dilerim.

    1. Teşekkürler yakında yeni yazım gelecek ama bu sefer biraz daha bilimsel şeyler

  2. merhaba iyi günler güzel konulara değinmişsiniz. bu gecici alem icin insanlar bir birini kırıyor güzel güzel gecinmek varken. Allah ıslah etsin dogru yolu göstersin inş.

Bir yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir