Merhaba sevgili Konu Deposu takipçileri. Bu yazımda sizlerle, suç nedir? Birey neden veya nasıl suç işler/sürüklenir ve bu durum engellenemez mi? Sorularına kendimce cevap vereceğim.

TDK suç için; Törelere, ahlak kurallarına ve hukuk kurallarına aykırı davranış olarak tanımlıyor suçu. Peki birey neden suç işler kısmına gelelim o halde. Toplumun yasak dediği durumların önem derecesiyle paralel artış gösteren ceza sistemi vardır. Bireyler genel olarak bu kuralları bilirler ve yanlış bir şey yaparken yaptıkları için cezalandırılabileceklerinin farkındadırlar. Bu durumda cezalar  yaptırım olarak hafif mi geliyor da insanlar suç işlemekten çekinmiyorlar. Bu olayı dini olarak ele alacak olsak,  mesela inananlara göre ceza oldukça büyük. Üstelik yaptım ama kim bilecek deme, delilleri karartma veya cezadan kaçış gibi bir durumda söz konusu değilken insanlar suç işlemekten neden geri durmuyorlar?  Suçu cazip kılan birşey mi var ? Aslında belkide suçun kaynağını bireye indirgemek hatalı bir yaklaşımdır. Toplum bireyleri suça itekleyen bir konumdadır. Örneğin küfürü alışkanlık haline getirmiş birini düşünelim. Bu kişi eğer küfür ve hakaretin olmadığı, insanların birbirine saygı çerçevesinde yaklaştığı bir yerde büyümüş olsa aynı şekilde hareket eder miydi?

Peki suçla nasıl mücadele etmeliyiz? Suçu nasıl engelleriz? Bu sorular eminim insanlık tarihinin en başlarından beridir sayılabilecek kadar uzun bir süredir soruluyor ve aslında 1920 yılının Eylül ayında, pedagoji alanında uzman ve o dönemde okul müdürlüğü de yapan Makarenko tarafından pratik olarak bir çözüm getirmeye başlamıştır. Suçun toplumsal olduğunu göz önüne alarak “Çocuk suçlular kolonisi” ni kurar. Bu okulun en önemli kuralı ıslah evlerinden bu okullara gelen çocuklar suçlarını Makarenko ve bütün eğitimciler de dahil olmak üzere hiçbir şekilde söylememeleri gerekmektedir. Ve bu kuralla, toplumsallaşma bilinci oluşturabilmek için eğitimcilerin çocuklara ve çocukların birbirlerine olan bakış açılarının olumsuz yönde değişmemesi sağlamıştır. Ayrıca bu okullarda geleneksel ikili ( öğretmen-öğrenci ) eğitim modelinden çıkıp, öğrencilerin edilgen değil, etken olduğu bir programa geçilmiştir. Öğrenciler ve öğretmenler eşit hak ve yaşayış tarzına sahiptirler. Tabi bir süre sonra bu çocuklar o dönem Gorki kitaplarına olan ilgileri ve daha doğrusu Gorki’nin geçmiş hayatının oradaki çocuklara benzemesi sebebiyle, ismini “Gorki topluluğuna” dönüştürürler ve hatta bir süre mektuplaştıkları Gorki, 1928 yılında bu okula gelir ve çocuklarla birlikte birkaç ay kalır. Ve oradan ayrılan gençler topluma kazandırılmış iyi bireylere dönüşürler. Fakat biz hala ıslah evlerine çocukları atıp, orada yalnızlaştırıp ıslah ettiğimizi düşünüyoruz. Ve hatta oradan çıkan insanlara “suçunu ödemiş” olduğu halde suçlu gözüyle bakmaya devam ediyor, oradan çıkana iş vermiyor, topluma kabul etmiyor ve iyice dışlıyoruz. Sonucunda ise karşımıza, “Bak gardaş daha yeni hapisten çıktım. Canımı sıkma alırım canını.” dedirten ve oranın cezadan sonra akıllandırması gereken yerde daha da zalimleştiren ve pisikopatlaştıran bir kurum olduğunu gözler önüne seriyoruz. Yazıma burada son verirken ülkemizde her ay bin kişi artan tutuklu sayısının yine her ay onbin kişi azalmasını temenni ediyor, açılacak 45 yeni hapishane yerine bilim merkezleri inşa edilmesini diliyorum. Ve unutmayın Sezen abladan dinlemeyi sevdiğim parçada dediği gibi, “Masum değiliz hiç birimiz”.

8 yorum “# Suçlu muyuz?

  1. Hem yaralı hem de anlamlı bir yazı olmuş suç ve işlenme durumlarını anlatan ve suça neden olan durumlardan bahsederek tamamen aydınlatıcı bir yazı olmuştur.

  2. Biraz ailenin yetiştirme tarzı ile alakalı insanların ilerleyen zamanlarda yaşadığı yaşadıkları.

    1. Aile ile ilgili olabilir ama aile ile bitmiyor çocuk dışarı çıkmaya başladığında çevreside oldukça önemli bir rol. Yaşadığı il, ilçe, mahallesi oradaki topluma kendini kabul ettirmek ister insan sosyal bir canlıdır. Dışlanmamak adına toplumda kendinş var etmek için sigaraya başlar, uyuşturucuya başlar ve hatta kavgacı olur. Toplumun öyle olması sebebi ise biraz ekonomik koşullar, bazen mezhepsel, ırksal. Etnik köken meselesi ve o mahallenin il veya ilçeden dışlanması. Yani bir bireyin suçuna bakarken yapılması gereken şey toplumun çevresinin neden öyle bir yapıda olduğunu araştırmak belkide önce bunu gidermek gerekir.

  3. Bak gardaş daha yeni hapisten çıktım. Canımı sıkma alırım canını. Adam olun len!

  4. Baştan sona güzel bir yazı olmuş. Burada yer alan tespitlerin hepsi doğru. Umarım yazınızın sonunda ki dilekleriniz gerçek olur ülkemiz adına.

  5. Önemkli ve değişik bir yazı olmuş, dilekleriniz gerçek olsun. başarılarınızın devamını dilerim.

Tülay Cengiz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir