6 thoughts on “Böyle olmaz… #01

  1. Kendinden başkasına değer vermeyen o kadar çok insan mevcut ki.. Gerçekten çok güzel ve doğru bir noktaya değinmişsiniz. Elinize emeğinize sağlık.

  2. Güzel bir şekilde kendini ifade etmişsin Barış bu yüzden öncelikle seni tebrik ederim. Fakat ne anlatmaya çalıştığına geldiğimde son cümlelerine bakarak düşüncemi belirtmek istiyorum. Fedakarlıktan ve anladığım kadarıyla bize değer veren, bizim de sevdiğimiz insanlar için kendimizle ilgili bazı şeylerden feragat edebileceğimizle ilgili bir şeyler anlatmak istemişsin. Bir çok olguyu detaylarına inerek anlatıp onlara yüzeysel bakamayacağımızı anlatmana rağmen ne yazık ki sen de fedakarlık konusunda tek bir pencereden bakıp olduğu gibi görmüşsün. Elbette yer yer sevdiğimiz insanlar için fedakarlık yapmamız gereken durumlar olur. Bunda hemfikiriz. Ama şu yönden bakarsak; sevdiğin insana duyduğun saygı ve ona olan sevgin için onu “kısıt”lamamak da bir fedakarlıktır. Eğer bir insan karşıdaki için bu fedakârlığı yapmıyorsa, karşıdakinden de beklememelidir. Bu konuya sadece sevgili yönünden bakmadığında da geçerli olan bir durum. Kısıtlama ise yerine göre kötü, yerine göre iyi bir şey olabilir. Kısıtlanmanın sebebine göre bunu bir şekilde ayırt edebiliriz. Fakat benim görüşüm bu kısıtlamanın çoğu zaman kötü bir şey olduğu yönünde. Kim olursan ol, karşındaki insanın bir birey olduğunu unutmamak, onun ilkelerine ve isteklerine saygı duymak her şeyden önce gelir. Bana göre bunu ayırt edemeyen ve sürekli karşıdaki insanı kısıtlamaya yönelik davranışlarda bulunup ufak dahi olsa o insanı kendi ilkelerinden koparacak davranışlarda bulunan insan olgunluğa erişmemiştir. Buna izin veren kişi ise kendisine saygısı olmayan bir insandır. Bana sorarsan biri üzülmesin veya kızmasın diye kendi benliğimden ufak ufak da olsa ödün vermek yerine karşıdaki insanın canının sıkılmasını tercih ederim. Çünkü bu hayatta bizim için üzülmemize gerçekten değecek tek kişi biziz. Aile ve istisna olan birkaç insan dışında.
    Eline emeğine sağlık.

    1. Öncelikle ben teşekkür ederim, güzel yorumun için.
      Bahsettiğim meram, örnek verdiğim insana dayalıdır. Genel olarak indirgemedim. Bu yüzden eleştirdiğim insan üzerinden tasvipler de bulundum. Yada bu konuda olan bazı görüşlerle, mevcut belirttiğim kişiliği bütünselleştirmeye çalıştım. Mevzuyu senin belirttiğin gibi daha genel irdeleyemeceğim kadar karışıktı benim için. Bunun için tek bir yazı yetmezdi. O yüzden öncelikle belirli bir kişilik belirledim. Kısıtlamayı, kısıtlama olarak görmemeye başladığın kişide asıl güzel mevzu olduğunu belirtmeye çalıştım. Birazcık bugüne kadar ki tüm kısıtlama tartışmalarını yok sayarak, kısıtlama kısıtlama olmayan durum olabilir mi? Buna cevap bulmaya çalıştım.
      Dediklerinde haklısın. Hak vermiyor değilim. Ama kısıtlı irdelediğim konuya, irdelememin dışında etmenler eklemişsin. O etmenlerin her biri ise belli başına onlarca yazı kaynağı eder benim için. Direkt olarak bir şey diyemem. İndirgediğim boyuta bakılmasını isteyerek, belki çok şey istiyorum ama…
      Ne demek istediğimi daha iyi anlatacam kararlıyım. Böyle olmaz… #02 bu konunun devamı gibi. Mutsuzluğu irdelemeye çalıştım ama yine genel tutamadım. Çünkü genel tutulamayacak kadar karışık. Kitap falan yazmak gerek. Onuda yorumlarsan çok sevinirim.
      Lütfen beni yanlış anlama. Çok teşekkür ederim yorumun için. Hak veriyorum sana düşüncelerinde. Saygıda duyuyorum. Sadece anlatmak isteğim mevzuya, yıllardır süre gelen bir tartışmanın insanlara verdiği etkiyle, benim irdelediğim o ufak boyut kaçmış olabilir.
      Teşekkür ederim. Sağ ol. Var ol.
      Not: Bugün içerisinde Böyle olmaz… #02 yayında.

    2. Kast ettiğin kısıtlama olayında cidden kötü ve iyi var kötü mü fazla iyi mi ayrımı kişiden kişiye değişir. Ben daha farklı bir yerden bakıp olaya şunu demek istiyorum. Şöyle ki ; Ali diye birisini varsayalım, herhangi bir ideolojik akıma girmiş sağ sol demiyorum bunun ayrımı yok çünkü birey kendini ait hissettiği toplum içinde bulmak ve diğer insanları da ke di topluluğunun kendine göre avantajlarını sıralayarak güçlenip muktedir olması çabasına girer. Ali bu ideolojisine bağlı kurum dernek örgüt parti topluluk yada herneyse buraya kendi iradesi ile girer ve istediği anda kendi iradesi ile çıkma garantisi elindedir. Ama girilen her toplumun belirli kural ve disiplin çerçevesi vardır. Ali için bazıları saçma veya fazla abartılı gelse dahi yani Ali bu durumda kısıtlanacak olsa dahi eğer bu girdiği toplumda kalmayı tercih etmişse burdaki kısıtlamayı kötü veya iyi gibi bir derecelenmeye koyamayız. Kısıtlanma diye birşeyin olduğu kanısında değilim esasen kısıtlanma bence de feragat etmedir kendinden.Toparlayacak olursak Ali düşündüğü ideolojik olay için kendi isteğiyle kendi özgürlüğünü belli bir ölçüde kısıtlayacak ve istediğini tüm topluma yaymaya çalışcak veya daha basit örneklerle üniversite kazanmak için kendinden feragat edip ders çalışmalısın özgürlüğünü kısıp eğlenme ortamını ve arkadaşlar ile ilişkilerini daraltmalısın sonucu gine senin istediğin yere varacak sonuç olarak kısıtlanmak istemen senin istediğin bir başka şey için kendinden feraget etmendir kısıtlanmak sana zor geliyor canını yakıyorsa istediğin şeyi ne kadar istediğini bir sorgulamak gerekir diye düşünüyorum.

  3. Çok önemli güzel bir noktaya değinmişsin. İnsanlar sürekli bencillik yapmaktan başka birşey yapmıyor. Sadece kendi isteklerine odaklanmışlar.

  4. Fedakarlık arz ve talep dengesine oturmuyorsa gereksiz bir olgu bence. Yani demen o ki karşıdaki insan veya insanlar yaptığın fedakarlığın anlamını kavrayamayacak konumda iseler veya yapacagin fedakarlığı istemediğin sonuçlar ile karşılıyor ise fedakarlık gereksizdir. Fedakarlık oldukça ağır anlamlara sahip bir olgu olmakla beraber, bu ağırlığı kaldırmayan karşılıklı fedakarlık ilişkisi ve birbirinin faydasına birbirini yüceltme olgusu mevcut değil ise bu fedakarlıktan ziyade kendini sömürttürmek, halk dilinde ise eşek yerine konmak anlamına gelir.
    Sevgiler

F.F için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir