BioShock Infinite // Aman Aman Nereye Geldik // Oyun İncelemesi

Selamlar, sevgiler, saygılar çok değerli Konu Deposu takipçileri. Bugün sizlerle beraber dolma yapacağız. Biber dolması. Şu pirinçle, etle yapılanı. Zeytin yağı konuluyor falan. Yeşil yada kırmızı biberleri oluyor. İsterseniz dolma tarifine geçmeden önce BioShock Infinite oyununu inceleyelim. O zamana kadar acıkmış oluruz hem.

Bilindiği üzere Infinite serinin 3. oyunu. İlk iki oyundan hikaye ve dünya olarak oldukça farklı olduğundan bireysel bir oyunmuş gibi ele alabiliriz. Öyle de yapacağız. Sadece oynanış bakımından ilk iki oyunla benzerlik içeriyor. Direk 3. oyunu oynarsanız hiç bir şey kaybetmezsiniz. Benim gibi mümkün olduğunda fazla oyun çeşidi tadim, seri seri oyunlarla uğraşamam ama merakta ediyorum diyorsanız, direk bu oyunu oynayın.

Oyun uçan bir şehirde geçiyor. Oldukça ütopik olan ‘Columbia’ isminde bir uçan şehir. Oyun hikaye olarak, amerikan tarihinin değiştirilmesiyle karşımıza çıkıyor. Infinite dünyası hem korkutucu derecede büyüklüğü ve ayrı tonlarıyla, hemde ışıl ışıl sürekli yeni bir şeyler keşfedilme özelliğiyle bizleri içine çekiyor. Şehir en başta size herkesin mutlu yaşayabileceği, özel ilahi bir şehir gibi gelebilir. Sonradan şehrin içine karıştıkça kapitalizmin ve sınıf ayrımının hat safhada olduğunu görebilirsiniz. Diğer bir yandan, şehrin mimari yapıları ve sanatsal tonlarıyla sizi büyülüyor.

1912 yılında geçen oyunda Booker DeWitt isimli şerefsizi kontrol ediyoruz. Sonradan doğru yolu bulsa da, ilk izlenimiyle benim aklıma şerefsiz olarak kazındı. Kendisinin görevi; oyun boyunca dibimizden ayrılmayacak olan Elizabeth isimli bir hanım kızımızı bulmak ve New York’a götürmek. Kızı bulduktan asıl sonra oyun hikayemiz başlıyor.

Booker neden şerefsiz?

Booker salaklığı sonucu borçların dibine batmış eski bir asker. Amacı ise hiç tanımadığı, bilmediği Elizabeth’i New York’a götürüp, görev sonunda alacağı parayla borçlarını kapatmak. Bu kızı ne yapacaklar, neden istiyorlar, ölecek mi? Umrunda falan değil. Daha fazla oyun hakkında keyfinizi kaçıracak spoiler vermek istemiyorum.

Toparlayacak olursak, oyun bize gezilmesi görülmesi, keşfedilmesi için oldukça büyük bir dünya sunuyor. Görevler haricinde şehirde boş boş gezmek bile eğlenceli. Yanımızdaki kız Elizabeth oldukça iyi bir karakter. Tepemizin dibinden eksilmeyen, sürekli dır dır konuşan ama onsuz asla yapamayacağımız kız kardeşimize benziyor. Benim kız kardeşim yok ama böyle bir benzetme uygundur diye düşündüm. Oyun görev görev ilerlese bile hikayesinde hiç bir kopukluk yaşamıyorsunuz. Hem dünyayı keşfettiriyor, hemde verdiği görevler kendini tekrar etmiyor. Hikayeli oyun istiyorsanız, on numara oyun.

Vel hasıl kelam oyun başlar başlamaz size kendini sevdiriyor. Mükemmele yakın grafik detaylarıyla, titizlikle uğraşılmış orjinal müzikleriyle, bulutların üstünde bir o yana bir bu yana savrulduğumuz, kanser etmeyen, gayet başarılı mekanikleriyle bizi içine çekmeyi başarmıştır.

Filmlerle yarışır düzeydeki kaliteli hikayesiyle, single oyun sevenler için oynanması zorunlu olan oyun diyebilirim. Düşman ve silah çeşitliliğiyle kendini tekrar etmeyen oyunu oynamadıysanız oynayın yani.

Biber dolması arada kaynadı gibi. O sonranın sözü olsun. Kendinize iyi bakın.